set against

  1. (a) mukayese etmek, tartmak, karşılık tutmak.
    set one thing against another: bir şeyi başkasıyla
    mukayese etmek.
    Certain business losses can be set (off) against taxes. (b) kışkırtmak, aleyhine çevirmek.
    Religious war which set family against family.
    set one person against another: birini başkası aleyhine çevirmek.
tamamen karşı
bir meblağı (masrafı) vergiden düşmek Fiil
birşeye kesinlikle karşı olmak Fiil
birşeye sonuna kadar karşı olmak Fiil
bir dönemde geçmek Fiil
bir yerde geçmek Fiil
birşeye kesinlikle karşı olmak Fiil
birşeye sonuna kadar karşı olmak Fiil
Ölürüm de X yapmam. Cümle
direnmek, karşı gelmek, muhalefet/mukavemet etmek, -e karşı cephe almak.
He set his face against any kind of change.
bir şeye engel olmak Fiil
bir zararı bir kazançla karşılamak Fiil
bir zararı bir kazançla telafi etmek Fiil
bir muhasebe kalemini bir başkasına mahsup etmek Fiil
şiddetli bir şekilde karşı çıkmak Fiil
karşı çıkmak Fiil
fesat çıkarmak Fiil
birbirine düşürmek Fiil
birini birine düşman etmek Fiil
biriyle birinin arasını bozmak Fiil
dayamak Fiil
kaybı kazançtan düşmek Fiil
birşeye karşı çıkmak Fiil
birşeyi istemediğine karar vermek Fiil
birşeyin aksi yönde karar almak Fiil